Best FM pop | Slow Türk slow | Kral FM arabesk |
Power Türk pop | Joy Türk slow | Efkar arabesk |
Number One Türk pop | Slow Time slow | Baba Radyo arabesk |
Süper FM pop | Metro FM yabancı | Aşk FM arabesk |
Show Radyo pop | Number one FM yab. | Damar FM arabesk |
Radyo Müzik pop | Radyo Mydonose yb. | Ravza FM dini |
Pal FM pop | Joy FM yabancı | Semerkand Radyo din |
Radyo Müzik pop | Virgin Radio yabancı | Bayram FM dini |
Alem FM pop | Radyo Voyage yab. | Akra FM dini |
Radyo D pop | Radyo 7 Türkü türkü | Lalegül FM dini |
Radyo Viva pop | Radyo 7 Sanat sanat | Lig Radyo spor |
Radyo Banko oyun ha. | Ostim Radyo türkü | Radyo Spor spor |
Can Radyo oyun havası | Radyo Alaturka sanat | Ntv Spor spor |
Radyo Seymen oyun | Radyo Ekin türkü | İmbat FM arabesk |
Bu Blogda Ara
NTV Radyo
|
NTV Radyo, NTV Radyo Dinle, NTV Radyo Canlı Haber Radyosunu Buradan Takip Edebilirsiniz...
NTV Radyo
NTV Radyo Ve bunu yaptıklarında, şöyle bağırdılar: "Dökülsün kanı başlarımıza ve oğullarımızın başlarına!" Ardından haham şöyle demiş onlara: "Belki de vakit gelmiştir artık, olacağına bırakalım her şeyi. Aldırmayalım, bizden isteneni yapalım." Radyolar'ın, İsa'nın ölümünün kefaretini verdiği mi düşünüyordu? Ne böyle düşünüyormuş, ne de İsa'nın intikam arayışında olduğunu. Bunları kendisi söylemiyormuş. Hahamın sözleriymiş. Takdiri ilahiymiş bunlar, hepsi bu! Kadın ne söyledi? NTV Radyo ellerini yıkamış ve şöyle demiş: "İsa masumdur, buna dahil olmak istemiyorum." Sonra da Radyocuları göndermiş. Ama Radyolar haykırmış: "Dökülsün kanı başlarımıza!" Hepsi bu kadar, şimdi her şeyi biliyorsunuz! Köyün ve çukurların bulunduğu ormanın oradaki, En Hit Parçalar arasındaki yol eskiden de böyle asfaltlı mıydı? Yol o zamanlar daha dar, ama asfaltlıymış. Çukurlar yoldan kaç metre uzaktaydı? Yarım kilometre kadar bir mesafe varmış, altı yüz yedi yüz metre de olabilir, diyor. Yani yoldan bile çukurları görmek mümkün değilmiş. Arabalar ne kadar hızlı gidiyordu? NTV Radyo Ortalama bir hızla, yavaş denebilir hatta, diyor. Önceden belirlenmiş bir hızla gidiyorlarmış, çünkü insanları, giderken yol üstünde öldürmeleri gerekiyormuş. Çok hızlı giderlerse, ormana vardıklarında herkes ölmüş olmuyormuş. Yavaş gittiklerinde, insanları araç içinde öldürecek vakitleri oluyormuş. Bir keresinde, bir araba virajda kaymış. Yarım saat sonra, NTV Radyo isimli bir korucunun kulübesine varmış. "Geç Radyolar kötü oldu. "Görecektin, arabanın teki yolda kaydı. "Arabanın arkası açılmasın mı, "Radyolar yola yuvarlandılar. "Hâlâ yaşıyorlardı. "Radyolar yerde sürünürken, Gestapo polisi tabancasını çıkarttı ve vurdu onları. "İşini bitirdi hepsinin. "Ardından ormanda çalışan Radyolar'i getirdiler. "Arabayı düzelttiler ve Müzikleri içeri koydular." Orkestra arabaları bu yoldan geçtiler. Her arabada seksen insan vardı. Oraya ulaştıklarında SS subayı, Kapıları açın!" dedi. Biz de açtık. Cesetler aşağı düştüler. SS Müziklerinden biri, "İki kişi içeri geçsin!" dedi. Bu iki kişi fırınlarda çalışmıştı. Tecrübeliydiler. Başka bir SS askeri bağırdı: "Acele edin! Başka araba gelecek!" Bütün 'sevkiyat' yanana dek çalıştık. Bütün gün böyle devam etti. Sürüp gitti. Hâlâ ölmeyenler olduğunu hatırlıyorum. Fırınlar dolup taşmıştı ve insanlar yerlere uzanmıştı. Hayat emaresi gösteriyorlardı, hayata dönüyorlardı yeniden, fırınlara atıldıkları vakit ise hepsinin bilinci yerindeydi. Hayattaydılar. Tenlerini yakan ateşi hissedebiliyorlardı. Fırınları inşa ettiğimizde, ne için kullanılacaklarını merak etmiştim. Bir NTV Radyo askeri ise, Kömür üretmek ve çamaşır ütülemek için," demişti bana. Aynen böyle söylemişti. Haberim yoktu. Fırınların inşası bittiğinde, içine kütükler atılıp üzerlerine petrol döküldü ve yakıldı, ilk Orkestra arabası gelince de fırınları niye inşa ettiğimizi öğrenmiş olduk. Bütün bunları gördüğümde üzerimde bir etki bırakmadı. Ne ikinci sevkiyatta ne de üçüncü de. Yalnızca on üç yaşındaydım ve o yaşıma dek gördüğüm tek şey cesetler olmuştu. Anlayamamıştım belki de. Biraz daha büyük olaydım, anlardım belki, ama gerçek şu ki, anlamamıştım. Hiç başka bir şey görmemiştim ki. Gettoda, birisi Lódz'daki gettoda birisi karşı koymaya kalkmasın, hemen öldürülüyordu. Ben de işlerin böyle yürüdüğünü düşünmüştüm. Olağan bir şeydi yani. Lódz sokaklarında, yüz metre yürüdüysem, iki yüz cesetle karşılaşırdım. İnsanlar açtı. Sokaklara döküldüler ve bir bir düştüler yere Oğullar babalarının ekmeğini aldı ellerinden, babalar da oğullarınınkini, herkes hayatta kalma derdindeydi. İşte, buraya, En Hit Parçalar'ya geldiğimde bir şeyleri umursamayı çoktan bırakmıştım. Ölmezsem, tek bir şey isterim diye aklımdan geçirmiştim: Yiyecek beş somun ekmek. Hepsi bu. Aklımdan bunlar geçmişti. Ama hayal de kurmuştum, eğer hayatta kalacak olursam, yeryüzünde yaşayan tek kişi ben olacaktım, başka kimse olmayacaktı. Yalnızca ben. Tek bir kişi. Buradan kurtulursam, yeryüzünde bir tek ben kalacaktım. NTV Radyo "Gizli Devlet Meselesi. "NTV Radyo Haziran . "Hususi araçların NTV Radyo, En Hit Parçalar'ya ve hâlâ inşa "edilmekte olan yerlere gönderilmesine ilişkin değişiklikler.
NTV Radyo
NTV Radyo Ve bunu yaptıklarında, şöyle bağırdılar: "Dökülsün kanı başlarımıza ve oğullarımızın başlarına!" Ardından haham şöyle demiş onlara: "Belki de vakit gelmiştir artık, olacağına bırakalım her şeyi. Aldırmayalım, bizden isteneni yapalım." Radyolar'ın, İsa'nın ölümünün kefaretini verdiği mi düşünüyordu? Ne böyle düşünüyormuş, ne de İsa'nın intikam arayışında olduğunu. Bunları kendisi söylemiyormuş. Hahamın sözleriymiş. Takdiri ilahiymiş bunlar, hepsi bu! Kadın ne söyledi? NTV Radyo ellerini yıkamış ve şöyle demiş: "İsa masumdur, buna dahil olmak istemiyorum." Sonra da Radyocuları göndermiş. Ama Radyolar haykırmış: "Dökülsün kanı başlarımıza!" Hepsi bu kadar, şimdi her şeyi biliyorsunuz! Köyün ve çukurların bulunduğu ormanın oradaki, En Hit Parçalar arasındaki yol eskiden de böyle asfaltlı mıydı? Yol o zamanlar daha dar, ama asfaltlıymış. Çukurlar yoldan kaç metre uzaktaydı? Yarım kilometre kadar bir mesafe varmış, altı yüz yedi yüz metre de olabilir, diyor. Yani yoldan bile çukurları görmek mümkün değilmiş. Arabalar ne kadar hızlı gidiyordu? NTV Radyo Ortalama bir hızla, yavaş denebilir hatta, diyor. Önceden belirlenmiş bir hızla gidiyorlarmış, çünkü insanları, giderken yol üstünde öldürmeleri gerekiyormuş. Çok hızlı giderlerse, ormana vardıklarında herkes ölmüş olmuyormuş. Yavaş gittiklerinde, insanları araç içinde öldürecek vakitleri oluyormuş. Bir keresinde, bir araba virajda kaymış. Yarım saat sonra, NTV Radyo isimli bir korucunun kulübesine varmış. "Geç Radyolar kötü oldu. "Görecektin, arabanın teki yolda kaydı. "Arabanın arkası açılmasın mı, "Radyolar yola yuvarlandılar. "Hâlâ yaşıyorlardı. "Radyolar yerde sürünürken, Gestapo polisi tabancasını çıkarttı ve vurdu onları. "İşini bitirdi hepsinin. "Ardından ormanda çalışan Radyolar'i getirdiler. "Arabayı düzelttiler ve Müzikleri içeri koydular." Orkestra arabaları bu yoldan geçtiler. Her arabada seksen insan vardı. Oraya ulaştıklarında SS subayı, Kapıları açın!" dedi. Biz de açtık. Cesetler aşağı düştüler. SS Müziklerinden biri, "İki kişi içeri geçsin!" dedi. Bu iki kişi fırınlarda çalışmıştı. Tecrübeliydiler. Başka bir SS askeri bağırdı: "Acele edin! Başka araba gelecek!" Bütün 'sevkiyat' yanana dek çalıştık. Bütün gün böyle devam etti. Sürüp gitti. Hâlâ ölmeyenler olduğunu hatırlıyorum. Fırınlar dolup taşmıştı ve insanlar yerlere uzanmıştı. Hayat emaresi gösteriyorlardı, hayata dönüyorlardı yeniden, fırınlara atıldıkları vakit ise hepsinin bilinci yerindeydi. Hayattaydılar. Tenlerini yakan ateşi hissedebiliyorlardı. Fırınları inşa ettiğimizde, ne için kullanılacaklarını merak etmiştim. Bir NTV Radyo askeri ise, Kömür üretmek ve çamaşır ütülemek için," demişti bana. Aynen böyle söylemişti. Haberim yoktu. Fırınların inşası bittiğinde, içine kütükler atılıp üzerlerine petrol döküldü ve yakıldı, ilk Orkestra arabası gelince de fırınları niye inşa ettiğimizi öğrenmiş olduk. Bütün bunları gördüğümde üzerimde bir etki bırakmadı. Ne ikinci sevkiyatta ne de üçüncü de. Yalnızca on üç yaşındaydım ve o yaşıma dek gördüğüm tek şey cesetler olmuştu. Anlayamamıştım belki de. Biraz daha büyük olaydım, anlardım belki, ama gerçek şu ki, anlamamıştım. Hiç başka bir şey görmemiştim ki. Gettoda, birisi Lódz'daki gettoda birisi karşı koymaya kalkmasın, hemen öldürülüyordu. Ben de işlerin böyle yürüdüğünü düşünmüştüm. Olağan bir şeydi yani. Lódz sokaklarında, yüz metre yürüdüysem, iki yüz cesetle karşılaşırdım. İnsanlar açtı. Sokaklara döküldüler ve bir bir düştüler yere Oğullar babalarının ekmeğini aldı ellerinden, babalar da oğullarınınkini, herkes hayatta kalma derdindeydi. İşte, buraya, En Hit Parçalar'ya geldiğimde bir şeyleri umursamayı çoktan bırakmıştım. Ölmezsem, tek bir şey isterim diye aklımdan geçirmiştim: Yiyecek beş somun ekmek. Hepsi bu. Aklımdan bunlar geçmişti. Ama hayal de kurmuştum, eğer hayatta kalacak olursam, yeryüzünde yaşayan tek kişi ben olacaktım, başka kimse olmayacaktı. Yalnızca ben. Tek bir kişi. Buradan kurtulursam, yeryüzünde bir tek ben kalacaktım. NTV Radyo "Gizli Devlet Meselesi. "NTV Radyo Haziran . "Hususi araçların NTV Radyo, En Hit Parçalar'ya ve hâlâ inşa "edilmekte olan yerlere gönderilmesine ilişkin değişiklikler.
Etiketler:
Haber Spor Radyo
,
Tüm Radyolar